Kimileri aşk diye bir şeyin olmadığını tartışa dursun, aşkı yaşayanlar bilir. Elle tutulmayan, gözle görülmeyen bu şey insana uykusuz geceler yaşatır, aklınızı ele geçirir, ayaklarınızı yerden keser. Gözünüz başkasını görmez olur. Hele ki karşılıklı olursa, dünyada sizden mutlu başka kimse yoktur. Ama her aşk ilk başladığı güzellikte gitmez. Hataları kabul etmek, fedakarlık yapmak gerekir çoğu zaman. Tabi sonsuz fedakarlık değil kastımız. Bir tarafın diğeri için kendini hiçe sayması aşk olarak kabul edilemez. International Hospital'dan Psikolog Ferahim Yeşilyurt, aşkın çok yoğun bir duygu ve farklı biçimlerde yaşanabildiğini söylüyor. Yapılan fedakarlıkların ve bu uğurda çekilen çilelerin fazlalığı ise, aşkın yoğunluğunu artırıyor.
YENİ DÜNYA YARATILIR
Birbirine aşık olan iki insan, adeta dış dünyaya kapılarını kapatır. Onların kendilerine özgü bir dilleri, dünyaları vardır. En yakınında bulunan insanları bile bu dünyaya almak istemezler. Her iki taraf da bu dünyanın devamı için çaba sarf eder. Ancak bir taraf bu aşk için kendini parçalarken diğer tarafın bundan faydalanması aşkın değil, tek yönlü bir bağımlılığın işareti olur.
TEHLİKE ÇANLARI
İlişkiye üçüncü bir kişinin girmesiyle aşkta tehlike çanları çalmaya başlar. Aşkın var oluşuna katkıda bulunan sadakat, bağlılık ve aidiyet duygusu bir anda yok olur gider. Peki sadakatin olmadığı bir aşkın varlığından söz edebilir miyiz? Biz kadınlar hep bir ağızdan 'hayır' diyebiliriz belki ama erkekler için durum hiç de böyle değil. Bir erkek birlikte olduğu kadını çok sevip yine de aldatabilir, çoğunlukla da cinsellikten kaynaklanan sebeplerle... Kadınlar ise aldatma ihtiyacını ancak intikam almak istediklerinde duyarlar. Psikolog Ferahim Yeşilyurt bu durumu şöyle açıklıyor: 'Erkeklerin cinselliğe bakışı ile kadınların cinselliğe bakışı çok farklıdır. Kadın cinsel eylemi çok yoğun bir duygusal bağ sonrası kurulabileceğini düşünürken, erkekler cinselliği daha mekanik ve fazla anlam yüklemeden yaşayabiliyor. Bu nedenle pek çok erkek sadakatsizliği eşi ile ilişkili görmüyor. Sadece kendisi ile ilgili basit bir eylem olarak algılıyor.'
DÖNÜP GİTMEK Mİ LAZIM?
Peki gerçekten seven bir kadın her hatayı affeder mi? Yoksa arkasını dönüp gider mi? Yapılan hataya göre değişse de herkesin aynı durum karşısında tavrı farklı olabiliyor. Gerçekten seven bir kadının yapılan hatayı affedebileceğini söyleyen Ferahim Yeşilyurt, bunun herkes için standart bir kural olmadığını söylüyor. 'Kadının eşi ile ilişkisine yüklediği anlamlar, yapılan hata ile kıyaslandığında daha ağır basıyorsa o kadın genellikle affedici olmaktadır. Bir 'doğru' söylemek çok zor. Çünkü her ilişki farklı biçimde yaşanır.' İlişkilerde en çok yapılan hataları ise şöyle sıralıyor Ferahim Yeşilyurt: 'En çok yapılan hata kişilerin karşılıklı olarak birbirlerini ilişkinin içine hapsetmeleridir. Bunlar arasında en sık yapılan hataların başında başka arkadaşlarla yapmak istedikleri faaliyetleri kısıtlayarak zorunluluk haline taşımaları, her aktiviteyi birlikte yapma zorunluluğu duymaları gelir. Kıskançlık, güvensizlik de diğer sık karşılaşılan hatalardandır.'
YA AŞK BİTERSE?
Aşkı bir ömür boyu sürdürebilmenin imkansız olduğu bilimsel olarak kanıtlanmış olsa da, aşka biçilen 3 yıl ömrün ardından geride kalanı sevgiyle doldurmak mümkün. O zaman yapılan hatalar da azalıyor, affetmek de kolaylaşıyor. Bunun tek bir formülü var. Ne mi? Karşılıklı güven, şefkat, anlayış, saygı ve dostluktan oluşan bir karışım yaratabilirseniz, aşk sevgiye dönüşür ve bu sevgi bir ömür boyu sürebilir.