Kadın ve aileden sorumlu Devlet Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı arasında imzalanan protokol gereğince; kadını eve gönderen polis bir form doldurarak altına imzasını atacak. Daha sonra bir problem yaşandığında karakoldaki polis de hukuki sorumluluk taşıyacak. Böylece "Eve gittiğimizde eşlerimiz, karakola sığınıp onları şikâyet ettiğimiz için öfkelenip daha fazla dövüyordu." diyen kadınlar artık geleceğe güvenle bakabilecek.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde Türkiye'yi "Devlet beni kocamın şiddetinden korumadı" diye tazminata mahkûm ettiren Nahide Opuz'un dramı, münferit bir olay değil. Şimdiye kadar birçok kadının eve döndüğünde daha fazla şiddete maruz kaldığı, hatta öldürüldüğü basına yansıdı. "Keşke ben karakola başvurduğumda da böyle bir uygulama olsaydı." diyen Fatma T.'nin (30) yaşadıkları, olumsuz örneklerden sadece biri. 4 aylık hamileyken eşinden şiddet görerek karakola sığınan Fatma T., şunları anlatıyor: "'10 yıllık eşin, olur böyle şeyler, evine dön' dediler. Gidecek yerim olmadığı için eşimle geri döndüm. Kocamın bir dahaki dövüşünde bebeğimi düşürdüm." 2,5 yıldır 6 yaşındaki çocuğuyla birlikte evini terk eden Fatma T., kocasının zulmünden korunabilmek için kaçmaktan başka çaresinin olmadığını söylüyor.
Şefkat Kapısı Derneği'nin sığınma evinde Hatice Y.'nin başına gelenler ise dinleyenlerin yüreğini burkuyor. Eşinin her gece içkili eve gelip öldüresiye dövdüğünü aktaran Hatice Y., o talihsiz günleri şöyle dile getiriyor: "Kocam, komşular duymasın diye müziğin sesini açıp öyle döverdi. Bir gün canıma tak edince karakola gittim. Emniyette, 'Kocandır, sever de döver de' diyerek barıştırıp geri gönderdiler. O gece eşim 'konu komşuya beni nasıl rezil edersin' diye bağırarak daha fazla dövdü ve bacağımı 3 yerden kırdı."
DÜZENLEME PROTOKOLDE KALMASIN
İstanbul Valiliği İnsan Hakları Masası Sorumlusu Avukat Vildan Yirmibeşoğlu, polisin çiftleri barıştırarak görevini aştığına dikkat çekiyor. Devletin kendine sığınan kişiyi koruyamamasını hizmet kusuru olarak değerlendiren Yirmibeşoğlu, "Eğer polise, ihmali nedeniyle cezai müeyyide uygulanırsa o da mecburen daha dikkatli davranır. Ancak protokol kesinlikle kâğıt üstünde kalmamalı." diyor. Yirmibeşoğlu, karakolda şiddet gören kadınla muhatap olan görevlinin eğitimli olması gerektiğini de vurguluyor.
Aile içi şiddetin terör sorunlarını bile geçtiğini belirten Şefkat-Der Genel Başkanı Hayrettin Bulan da protokolün bir an önce hayata geçirilmesi istiyor. Birçok kadının sistemli olarak şiddet görmesine rağmen eşiyle birlikte yaşamaya devam ettiğinin altını çizen Bulan, yetkili makamların kadınları doğru olarak yönlendiremediğini söylüyor. Polis ve jandarmanın 2 yıl önce aile içi şiddet ve töre cinayetlerini engellemek için çıkan genelgeden bile habersiz olduğunu ileri süren Bulan, "Maalesef insan hayatının hiçbir değeri yok. Dayaktan her yeri morarmış bir kadın, karakolda onu döven adamla barıştırılarak eve gönderiliyor." diye konuşuyor.
31 yıllık şiddete dayanamadı 15 gündür Şefkat Kapısı Derneği'nin (Şefkat-Der) sığınma evinde kalan Birsen A. (48) alkolik koca kurbanlarından. İçki içerek sürekli döven eşini şikâyet etmek için karakola başvuran Birsen A. da diğer dayak mağduru kadınlarla benzer bir cevapla karşılaşmış. "Komşularım beni karakola götürdüğünde dayaktan iki gözüm de mosmordu. Polis, 'biz aile sorunlarına bakmıyoruz' diyerek şikâyetimi bile göz önünde bulundurmadı. 31 yıldır şiddet görüyordum ve artık canıma tak etmişti. Zaten hiçbir kadın, küçük bir sorun için karakola giderek aile meselesini anlatmaz." diyen mağdur kadın, şimdi eşinden boşanmaya çalışıyor.
Zaman