Kapındayım masum mecburiyetlerimle
Nefesim soğuk uzaktım, geldim.
Dinle!
Şimalin yorgunu
Cevşen kutsallığı saran göğsü
Sana adamış bedenim
Kem bakışlarının zulmü var yüzümde
Dağlandı gözlerim
Üryan dilden sesimle
Kulaklarda dolaştı ismin
/O nerede?/
Aramak kült yargıları sahiplenmekse
Yolculuğu doğudan başlardı ışığın
Arınmış bedenlerin külü çökerdi suya
Doğuştu Ganj sarısına bulanmak
Tenimde güneşi kaybetmeden
İki mevsim seni aradım
Beyaz örtüsü hakim uzaklarda
Ekinoks sabahından sonra
Ödeştik ışıksızlık mahkûmluğunda
Seni ararken
El yordamı bulduğum düşlerimde
Rüzgâr kırbaç şaklattı pek çok defa
Savrulurken senin izinde
Sırtımda hafif yüreğimde ağır yükünü taşıdım
Osiris'in tapınaklarında bağırdım ismini
Yankılandı İsis sedası
Anne ninnisi kadar yumuşak
Sensizliği solumak
İtaatsiz kalmış cahiliye
Kavimlerle savaştı.
Sonsuz kızgın tanelerin üzerinde
Susuzluk hücrelerimde ceza
Sensizliğimin kaygısına
Gülümse vaha dudaklarınla
Serap ol bir uçtan diğer uca
Sen süpür geceyi sabahın eşiğine
Düşsün bir deniz kıyısı gözlerime
Belirsizliğimin bana has iklimini
Soluklanıyorum tekil şahıs yalnızlığında
Dağıtamadığım sislerin içinde, kaybetmeden
İnsan olmaya yasladığım benliğimi
Çılgınca dağıttım sarhoş bir andı
İç dünyama sızıp kalmam
Bitkin yolların uzayıp giden seyrinde
Yolculuktu seni aramak
Delice!
Ürpermek uzaklığın kıskacında
Ten vurmak cesaret mi?
Yüreğini arayan kalbimde aklıma emir
Yoksun yoktan derin mazide
Varsın varlığınla umutlu
Seninle var olan atide